İznik Eserleri

16.yy iznik tabak

İznik Eserleri

İznik, Osmanlı dönemi Türk çini ve seramiği ile özdeşleşmiş bir isimdir. M.Ö. IV. yüzyıldan bu yana tarihi gelişimi izlenebilen bu küçük ve şirin yerleşim yeri, İznik gölünün doğusunda, surlarla çevrili bir merkezdir. İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan yollar üzerinde bulunması ve bu durumun aşağı yukarı XVII. yüzyıla kadar sürmesi, buraya önemli bir canlılık getirmiştir.16.yy iznik tabak

Ancak, eski seyahatnamelerin çoğunun birleştiği ortak nokta, bu merkezin küçük bir köy kadar basit olduğudur. Nüfusunun ikibinleri aşmadığı kaydedilir.

Evliya Çelebi, bir zamanlar 300 civarında çinicinin çalıştığını belirtmekle birlikte, Batılı araştırmacılar nedense bu sayıyı çok abartılı bulurlar.

Son yıllarda, İznik’de küçük bir bölgede yapılan kazı ve araştırmalar, 30 civarında çini fırını tesbitine imkan vermiştir ve biz bu sayının pek abartılmış olduğuna inanmıyoruz.

Kısa bir süre Anadolu’daki ilk Türk başkenti olduktan sonra tekrar Bizans egemenliğine girmiş olan İznik, 1331 yılında Orhan Gazi tarafından fethedildikten sonra önemli bir Osmanlı merkezi haline gelmiştir. “Şenlendirildikten” sonra, özellikle XIV ve XV. yüzyıllarda önemli anıt eserlerle donatılmış, bayındır hale getirilmiş ve bir kültür merkezi durumuna geçmiştir. XVI. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın özel ilgisi ile, son parlak dönemin! yaşamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nün bu en yüksek döneminde, çiniciliğinin ünü zamanının “Dünya”sına yayılmıştır. İstanbul’a en az üç günlük bir yolla ulaşılabilmesine rağmen, İmparatorluk merkezindeki görkemli anıt eserlerin çini süsleme programı İznik’de üretilmiştir.

Bilim adamlarının çini ve seramik deyimlerim farklı amaçlarla kullanmalarma karşılık, ustalar ve halk arasında sırlı üretimin genel adı “çini” olmuştur. Ancak, duvar kaplamasındaki pişmiş toprak sırlı malzemeye “çini”, kullanım eşyası olan kase, tabak, fincan, kavanoz gibi açık veya kapalı formlardaki pişmiş toprak ve sırlı malzemeye “seramik” demek alışkanlığım sürdürüyoruz.

İznik’de seramik hammaddesi genellikle fritli hamurdur. Bunun için gerekli kuartz çevredeki dere yataklarında bol miktarda ve serbest halde mevcuttur. Kil ve boya hammaddesi ile özellikle soda oldukça uzaktan sağlanmıştır. Son yıllarda İznik’de yapılan kazılarda, uzman ekiplerin ayrıntılı çalışmaları ile konuya açıklık getirilecek düzeye ulaşılmıştır. Malzeme, teknik ve fırınlama teknolojisi üzerindeki çalışmaların anahatları, 1981-1988 kazı sonuçları kitabı ile bazı ayrıntılı makalelerde yayınlanmıştır.

İznik Eserleri

MTA laboratuvarlarında yapılan analizlerden bir kısmı, İznik seramiğinde sanıldığı gibi max. 900 °C. pişirme yerine, max. 1260 °C. sonucunu vermiştir ki, bu hafif porselen anlamına gelebilir. Bu konudaki araştırmalar spektral analizlerle devam ettirilmektedir. Diğer yandan, bazı araştırmacıların spekülatif şüphelerini giderecek bazı sonuçlar, fırın kalıntılarındaki arkeomanyetik ve arkeotektonik incelemelerle elde edilebilmiştir. Buna göre dairesel ateşhaneli fırınlar genellikle XVI. yüzyıl, uzun dikdörtgen tipli fırınlar ise daha erken dönemlere tarihlenebilmektedir. İznik, fırınlar için gerekli reçinesiz odunun kolay sağlanabildiği bir bölgede idi. İstanbul’un odun ihtiyacının büyük kısmı İznik’in kuzeyindeki ormanlardan sağlandığı gibi, yakın geçmişte demiryolu traversleri bile, bu bölgedeki Hacı Osman köyünden sağlanıyordu.

Ahlat, Kalehisar gibi Selçuklu merkezlerinde rastlanan dairesel planlı, gaz çıkışlı-gömlekli fırınlardan bir örneğe de İznik’de rastlanmış ve yayınlanmıştır. Şimdiye kadar üzerinde çalışılan fırınlar ise başlıca iki tiptedir: Yaygın olan tip, çömlekçi fırınlarında da görülen, dikdörtgen ateşhanesinin üzeri beşik tonozla örtülü, tabanı delikli ve pişirme hacmi de aynı biçimi yansıtan fırınlardır. Bunlarda redüksiyon tepedeki deliklerin açılıp kapatılması ile elde ediliyordu. Ateşhanesi dairesel planlı olan fırınların pişirme hacmi de kubbemsi örtülü olup, bunlarda daha fazla ısı elde edildiği anlaşılmıştır. Her iki tip fırının ateşhaneleri, kuyu gibi kazılan derin bir çukur içinde bulunmaktadır.

İznik Eserleri